top of page

Kulp olaylarında ayağından ve elinden yaralanan Şeyhmus Altındağ, 50 yaşında 3 çocuk  babası ve inşaatlarda bekçilik yapıyor.

 

     "Kulp'ta ara sıra buna benzer olaylar olurdu. Ancak bu şiddette bir olay yaşanmadı. Zaten o olaydan sonra Kulp dağıldı, Kulp'un doğasını herkes bilir, mükemmel bir yer fakat şimdi doğası da kalmadı. Herkes köyünü işini bırakıp göç etmek zorunda kaldı. Yani o felaketten sonra herkes dağıldı ve hâlâ da kendine gelmiş değil.

 

     1991'de Kulp'ta yaşıyordum. Şehit düşen 13 gerilla vardı, onların cenazesini almaya gittik. Ben insani görevimi yaptım, o cenazeleri almaya gittim. Asker de olsa, polis de olsa, gerilla da olsa gider alırım. Cenazeleri getirdik, fakat ertesi gün sabah komando taburundan bize ateş etmeye başladılar. Yaklaşık 5 bin kişiydik. Herhangi bir problem yoktu, herşey bir anda oldu. Biz cenazeleri alıp Kulp'a getirdikten sonra  yakın çevrelerden duyan herkes geldi. Devlet bunu hazmedemedi. Yani sonuçta cenazeyi gömmek insani ve islami görevimiz bunu bir türlü anlamadılar.

 

     Oradaki insanlar kuzu sürüsü gibi yerlere düştü, 7-8 kişi orada öldürüldü. Ben ve arkadaşım yaralandık, bizim dışımızda birkaç tane daha yaralı vardı. Daha sonra askerler geldi, ölüleri topladılar. Bizi de önce komando taburuna sonra da Diyarbakır'a götürdüler. Askeri ambulansla helikopter pistinden hastaneye götürüldük. Gece gündüz Özel Harekat Timi başımızda nöbet tuttu, bu yüzden iyi bir tedavi de olamadık. Bir ya da iki kişi de hastenede öldü.

 

     Silahla elimden, dizimden ve ayağımdan yaralandım. Yani belden asağı, yerdeyken taradılar uzanmıştık, belden yukarısı taşın arkasında olduğu için yara almadım. Çok fazla kan kaybı yaşadım, kurtulduğum için şanslıyım. Hayatını kaybedenler arasında Felemez Bulut, Ömer Öztürk, Neytullah Tekin'i tanıyordum. Diğerlerini de simaen tanıyordum. Orada 5 bin kişi vardı, kalabalığı hedef alarak ateş açtılar.

 

    Türkiye'deki adalet sisteminde kim ne yapıyorsa yanına kâr kalıyor. Ben Türk adaletinden umutsuzum ancak AİHM'in adil bir karar vereceğine inanıyorum. Ben sakat kaldım iş göremez durumdayım. Hava karardımı çok üşüyorum. Sadece bekçilik gibi hafif işler yapabiliyorum üç çocuğum var, çalışmak zorundayım. O gün yaşananlar hep aklımda, unutmak mümkün değil, nasıl unutulur ki? Ancak ölünce unuturum herhalde, zulüm ve hakeret dolu o günü..."

bottom of page